Aşk bu değil, Aglaya Yepançin! İnsan
senin yanında kendini yalan söylemek için düşünürken bile bulamıyor, oysa sen
dışında kiminle konuşursam konuşayım kendimi böyle bulabiliyorum. Bir kere bile
“kendimi beğendirmek” gibi bir arzu duymadım sana karşı. Bir kere bile
utanmadım senden. Ellerini düşündüm de gülümsedim şimdi. Ellerini öpmek geldi
hep içimden, sen de biliyorsun. En aciz hallerimde hep sana koştum. Sana karşı
saçmalamak, seninle şakalaşmak gibi heveslerim oldu. Yanındayken aklımı başka
bir şeye vermek, başka bir şey için üzüntü duymak gibi durumlarla
karşılaşmadım. Oldurulmak istendiğim adamların tümüne meydan okuyup, kendim
olmak refahına eriştiğim tek yer de senin yanın olmuştur. Artık diyorum ya “Aglaya
ne söylese onu seversin deseler, ben ‘Aglaya bilir’ derim.” Sonra saçlarını
okşamak…
Sevişirken sana seni sevdiğimi
söylemek… İşte sana söylediğim tek yalan buydu.
Çünkü şimdi bir kadını seviyorum.
Tam 4 kez gördüm onu. Resmi bir yerde memur kendisi. Ben de orada işini
halledip gidecek bir vatandaş. Yanına gitmek istesem de, heyecandan
gidemiyorum. Gülümsediği zaman kalbimde adını duymadığım bir afet. Öpmeye
kıyamam onu Aglaya. Onun yanında senin yanında olduğum gibi ben olamam. Beğenmeyebilir.
Beni beğensin istiyorum, sevsin hatta çok sevsin istiyorum. Hiç kimse görmesin
onu, biz bir adada yalnız kalalım istiyorum. Onunla dünyayı gezebilirim.
Dondurma yiyebilirim. Onun sevdiği her şeye alışabilirim gibi geliyor. Şiirler
çağlıyor göğsümde onu görünce oysa dilim lal. Aglaya, işin yorgunluğu, akşam
olmuş, dışarısı çok soğuk; şimdi “gel” dese koşarım ama sen çağırsan:
-Çok mu lazımım? Sen istersen gelirim ama bunu
yapacak gücüm yok.
Sen şimdi ve daima birileriyle
oldun. Birtakım adamlar girdi hayatına. Bu beni hiç endişelendirmedi. Sana hiç
kızmadım. Bir adamla berabersen, bir bildiğin vardır bence. Beni sevmesen de
olur, oluyor işte bazen sinirlendiğinde ya da biriyle berabersen böyle
hissettiriyorsun. Okuduğum tüm kitaplar aşkına, sana gelmek istiyorum ama
gelesim yok. Kapımı çalman iyi olur kesinlikle. Sohbet eder, sevişiriz,
güleriz, ben bütün dünya üzüntülerini bir kenara bırakırım. Ellerini öperim,
rakı içeriz-şarap içeriz. Seninle mutlu olurum kesinlikle, kızımız olsa adını “Düşsel”
bile koyarız. Olmamış kızımızın adı bile olmayacağını göstermiştir, en başından
beri biliriz. Ama ne tatlı çocuktur o… Mutlu olmasına oluruz ama aşk bu değil
Aglaya! O, memur işte bahsettiğim… O çağırırsa giderim ama onunlaysam ve sen
çağırırsan gelmem. Ona adanırım tümüyle. Onu mutlu etmek için onun seveceği
adam olurum, kötülüklerimden arınırım, sadece o gülümsesin diye bir sürü insanı
mutlu ederim. Belki de caninin, sapkının biri ama öyle birine bunları
hissedebiliyorsam bu benim suçum değil. O beni çok iyi biri de yapabilir, çok
kötü biri de. Ona her gün yeni bir çiçekle giderim. Her gün. Neyle mutlu
oluyorsa onunla mutlu olurum. Oysa senin yanında sadece “kendimim”. Seninle
kendi kendimleymiş gibi konuşabilirim. Benim bile ürktüğüm, zihnimin en
karanlık dehlizlerini sana açabilirim ama ona açamam. Onunla olursam çok daha
iyi çalışırım, daha çok para kazanayım derim. Sonra her gün işten eve gidecek
ve onu görecek olmanın heyecanı bana yeter. Oysa seninleyken çalışmak istemem.
Beraber aylaklık yaparız bir yerlerde. Senin yanına gelmeden, arkadaşlarla rakı
içerim arada. Onu aldatamam, seni aldatır ve sana söylerim hemen. Sen benim en
yakınımsın. Sana anlatabilirim kendimi, belki de böyle bir mektubu ancak sana
yazabilirim. Lakin aşk bu değil Aglaya!
Prens Miskin
Müzik listesi:
1- Mreyte ya Mreyte / Khaled Mouzanar
2- A Vava Inouva / Idir
3- Gnoseinne No.1 / Erkan Oğur
4- I Need Some Sleep / Eels
5- Gözleri Aşka Gülen / Nilipek
Şiir:
Bir Eflatun Ölüm
kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki
sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
Behçet Aysan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder